KAhrolsun PKK!!

Bu forum altında anket hakkındaki goruslerinizi belirtebilirsiniz.

Yorumlar biraz daha seviyeli olursa sevinirim

seviyeli işte keneciğim daha seviyesi mi var bu işin.yalan birşey yokki ortada.çizmeleri kanlı bi ş..sizin elini sıkmak ne demek.bu adama oy verenler bunu istermiydi.ulan bıde s..siz bı gazetecı telefon etmiş ben generalım mı dıye ne dıye bigi almak için mehmetçik orda can derdinde iken düşünülen seylere bak.bide askerlerimiz kacırılıo onurları kırılarak geri gönderilio ALLAH BELASINI VERSİN bunların.bakalım nereye kadar surecek bu işler.ALLAH bize sabır versin

Versin ins..Askerleri de teslim alanlar bi serefsizin pankartının asılı oldugu masada SOZDE anlasma imzalayıp askerlerimizi veriyolar..Hala boyle bi parti TBMM de ya ben ona sasıyorum..

TARİH:22 /10/2007 MEVKİ K.IRAK
SAAT:02,55
hızlı telaşlı bir gurup lanetli ülkenin özel şeçkin birliği..hain amaçlarda kullanmak üzere geliştridikleri gizli yeni helikoptrerleriyle hedef seçtikleri mevkiye hareket ediyolar..10 kişilik iki tim üstün slahli profosyenel katillerden oluşan şeçkin birlik.amaç yok etmek.korku salmak.
TARİH:22/10/2007 MEVKİ CESURİSTAN K.IRAK SINIRI
SAAT:03,00
tanımlanamayan bir kaç cisim cesuristan sınırlarından içeri giriş yapar.bildik bir cisim değil..helikopter tarzı ama çok sessiz..zaten anlaşılmaz bir durum vardır. uydudan iletişim kesilmiş tedirdin bir bekleyiş söz konusudur..sessizlik kaplar heryeri..
TARİH :22/10/2007 MEVKİ DAĞLARCA OKOMANDO TABURU
SAAT :03,02
her nekadar olağan üstü tedbirler alınsada ne kadar çok uyarılsada asker yinede 20 li yaşların verdiği umursamazlıktadır..mevziler güçlendirilmiş devreler birer ikişer daha artmıştır ..mevzu yaklaşan terhisler özlenen analar babalar sevgililer manitalar.anlatılır hiç bitmezcesine...muhabbet koyudur.tabiki haberleri yoktur uyduyla bağlantının kesildiğinden ve tek başına kaderleriyle başbaşa kaldıklarından.ileri koruma noktasında olan uzman komanda çvş tedirgindir..askerlerini ürkütmemek için tedirginliğini gizler ama içinde bi sıkıntı onu boğmaktadır..taki sessizliği bozan o hışırtı duyulana kadar..ve ani patlama sesi...ve belli belirsiz uğultu ..ayağının parçalanan yerinden aldığı sadece yanma hissi .zor ulaşabilidği silahını kavrayamadan hisseddiği son acı kafasına sıkılan hain mermi.lanetli ülkenin profosyenel katilleri hazırladıkları planı harfiyen uygulamaktadırlar...ustaca sardıkları taburun her noktasından ! onlara göre daha amatör olan askerleri yerlerinden kımıldatmıyorlardır bile..mevzilere sızmış attıkları el bombalarıyla gencecik askerlerin parçalanmış bendenlerini ezerek sağ kalanlara ulaşmaya çalışmaktadırlar..amaç sağ kimseyi bırakmnamaktır..fakat umulmadık direniş onları rahatsız etmiştir.vakit daralamakta uydunun da artık iletişime açılması lazımdır.bu lanetli ülkenin yıldırma operasyonudur neticede.tim komutanı artık çıkış yapmak zorunda olduklarını anlatan hareketleriyle toplanan katiller timi geldikleri özel araçlarıyla bolgeyi terk edeceklerdir...hemde hayalet gibi sesizce ne olduğu anlaşılamadan...
TARİH:27/10/2007 MEVKİ DAĞLARCA KOMANDO TABURU
SAAT:04,05
geride kalan: yaralıların inlemeleri ve şaşkınlık.kimdi bunlar sanki bunlar değişikti .pkk lı gibi giyinmişlerdi ama sanki bi başkaydılar..hiç konuşmuyorlardı çok sesizlidiler..silahlar değişik ateş ediş tarzları bile farklıydı sanki..hayalet gibi gelip bir kum fırtınası gibi dağıtıp gitmişlerdi bizi..sanki hiç iz bırakmak ietemezcesine..!!!!!!kimse konuşmuycaktı bunların kim olduğunu yasaklanacaktı sanki..herkes pkk diyecekti pkk..tamam bunlarda pkkydı ama bunlar hakiki pkk..taşeron değil hakiki pkk..
TARİH:28/10/2007 MEVKİ :CESURİSTAN DA HERYER TELEVİZYONUN OLDUĞU HERYER
SAAT:09,00
televizyonlarda internette umarsızca sehit sayıları haber olarak gecmekte gözyaşları sel olmakta akmakta..sanki herkes hazır ..daha önce şehitler verilirken yayını kesmeyen kanallar şimdi pür dikkat yayınlar yapmakta emekli paşalar generaller yayınlarda ahkem kesmekte...herkesin ortak fikri bunu yapan pkk...dağdaki hain terörist...istenileni söyleyecek herkes hep bir ağızdan...sadece bilmesi gerekneler bilecek kimin nereye ne operasyonu yaptığını.kimin cesuristan askerini hunharca katlettiğini.yıllardır dağlarda gezen o pis hainlere karşı kahramaca göğsünü sper eden asker neden bu kadar çaresizde kimse sormayacak..çünki inanadırılması gereken toplum bu medyadan ne solenirse ona inanacak...
bu anlattığım hikayenin mevkilerin gercekle alakası yoktur...ve sonsöz olarak bii şiirimle konuyu bitirmek istiyorum.. saygılarımla

DEVREM
Devrem dikkat et bastığın yere
Her yer hain olmuş bize
Toprak onların esiri zulası olmuş
Patlayıveriyor paramparça edercesine

Devrem sırtını dönecek yer arama bulamasın
Her yer hain olmuş bize
Sağı solu köpeği olmuş devrem
Nerden gelir hain mermi bilinmez öldürürcesine

Devrem dostumuz kalmammış bu âlemde,
Her yer hain olmuş bize
Hani iki saniye kapatsak gözümüzü devrem
Gölgeler üşüşür üstümüze boğarcasına

Sırt sırta verelim devrem,
Her yer hain olmuş bize
Kimseyi tanımayalım hilal yıldızdan başka
Sıkalım hepsine gebertircesine lanetlercesine

alıntıdır güzel bir yazı

Saolasın hasan ...Eline emgine saglıkk...

Kuzey Irak’ta görev yapmış askerler anlatıyor... PKK’yı bitirmenin yolu gerilla savaşı





Önder Deligöz
Karanlık, baskın, pusu, mayın ve sonrası şehit cenazelerinden yükselen ağıtlar, sokaklara taşan öfke. Bir de esir alınan sekiz askerin, propaganda aracına dönüşmesi.
Bu gelişmeler şiddetten, kandan yana olmayan herkesin içini acıttığı gibi terör yangını üzerinde kaynayan kazandan o kadar çok soru işareti taşırdı ki... Terörle mücadele yöntemlerinin hatalı oluşundan dağda görev yapan askerin eğitimli olup olmamasına, hatta işbirlikçilerin var olabileceğine kadar pek çok tartışma bir anda alevlendi. Siyasiler, stratejistler, gazeteciler ve emekli paşaların yanı sıra daha doğu illerine adımını atmamış olanlar bile Kuzey Irak’a yönelik muhtemel bir operasyonun artılarını, eksilerini konuşuyor günlerdir. Tartışmalar bu eksende süredursun biz, meseleyi gerçek aktörlere sorduk. Yani vatan borcunu sınır ötesinde ödeyen erlere. Onlar, Kuzey Irak’ın Kanimasi kasabasındaki karakolda askerliklerini yapmışlar ve kendilerini ‘efsane’ olarak tanıtıyorlar. Aralarında “Silahın s’sini bilmeden gittim; tankın profesörü oldum.” diyen de var “Kuzey Irak’ta aldığımız eğitim tam eğitimdi.” diyen de. 2005 yılında görev süreleri dolup evlerine döndüklerinde ise bölgeyle ve arkadaşlarıyla bağlarını koparmamışlar. www.kanimasi.efsanesi.com adlı bir internet sitesi kuran gençler, sanal ortamda askerlik anılarını, fotoğraflarını, şiirlerini, mektuplarını ve efsanelerini paylaşıyorlar. Yılana benzettikleri yolları aşarak vardıkları Kanimasi’ye gidişlerinden çok özledikleri evlerine dönüşlerine kadar hepsinin apayrı bir hikâyesi var. Onlara göre PKK’yı dağlarda bitirmenin tek yolu gerilla savaşı. Operasyon yapılarak bölgedeki terör kampları dağıtılsa bile teröristlerin yeniden toparlanabileceğine dikkat çekiyorlar. Bunu engellemek için de operasyon sonrası bölgenin kontrol altında tutulması için farklı adımlar atılması gerektiğini belirtiyorlar.
Doğu ve Güneydoğu’daki desteğini önceki yıllara göre kaybeden PKK’nın saldırılarını son aylarda artırması toparlanmaya çalıştığı şeklinde yorumlanıyor. Hakkari Yüksekova’daki saldırıda 12 askerimizi şehit edip sekizini de esir aldıktan sonra yaptıkları propaganda da bunun göstergesi aslında. Esir askerlerin aileleri, çocuklarının kaçırıldığını PKK’nın yayın organı Roj TV aracılığıyla duymuştu. Askerler, iki haftalık aradan sonra terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri eşliğinde imzalanan protokolle serbest bırakıldı. Gabar Dağı’nda, Yüksekova’da onlarca şehidin verilmesi ve esir askerlerin içine düştüğü durum, ‘Kuzey Irak’ta yuvalanan teröristlere karşı askerî operasyon yapılmalı’ fikrini ülke gündeminin birinci maddesi yaptı. Meclis’ten çıkan tezkere ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Kasım’daki Amerika görüşmelerinin ardından sınır dışı operasyonun gerçekleştirileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Şu sıralar Türk askerinin Kuzey Irak’ta nasıl hareket edeceği konuşuluyor. Yayın organlarında neler yapılması gerektiği üzerine uzun uzun yorumlar yapılıyor. Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesi tabii ki ilk değil. Son 23 senede 24 operasyon yapıldı. Hatta bölgede yaklaşık bin 500 personelin görev yaptığı karakollarımız bile var. Barzani ve Talabani’nin 1996 yılında terör örgütü PKK ile çatışmaya girmesinin ardından sınır güvenliğinin sağlanması ve özellikle de teröristlerin geçiş yollarının tutulması için Batufa-Begova-Kanimasi hattında karakollar kuruldu. Her alanda ‘Türkiye Kuzey Irak’a girsin mi, girmesin mi?’ tartışmaları sürerken biz de dağları, yolları, yaşayan halkı, yani bölgeyi en iyi tanıyanların ne düşündüğünü öğrenmek istedik.
Acaba geri dönebilecek miyiz?
2004-2005 yılları arasında Kanimasi’de askerliklerini yapan, terhis olup memleketlerine döndüklerinde de farklı farklı mesleklerle uğraşmaya başlayan gençler bunlar. Kendilerini Kanimasi efsanesi olarak tanıtan şoför Ahmet Karakaya, mobilyacı Cumhur Demirel, gümrükçü Mehmet Ümit Sarı, turizmci Erkan Yavuz, barmen Ümit Gökduman ve dahası… Hatta sınır ötesindeki beraberliklerini devam ettirebilmek için www.kanimasi.efsanesi.com adlı bir internet sitesi de kurmuşlar. Bu site aracılığıyla hem anılarını hem de gündeme düşen konularla ilgili görüşlerini paylaşıyorlar. Sitelerinin giriş sayfasında ise şu ifadeler yer alıyor: “Kanimasi efsanesi olarak her zaman göreve hazırız ve bu vatan için canımızı seve seve veririz. Tıpkı şehit olan atalarımız, komutanlarımız, kardeşlerimiz gibi.” Kanimasi efsanelerinin terör, sınır ötesi operasyon, esir askerler gibi gündemi meşgul eden konularla ilgili ilginç yorumları var.
Kuzey Irak’a gitmek, acemi eğitimlerini Ankara, Manisa gibi şehirlerde yapan gençlerin aklına hiç gelmemiş. Fakat hemen hepsi daha önce hiç gitmemiş olsalar bile dağıtımlarında doğu illerine düşmeyi arzu etmiş. Öyle de olmuş. Hepsinin yolu önce Şırnak’a düşmüş. Burada bir süre kaldıktan sonra sınır ötesine gideceklerini ilk duyduklarında şaşırmışlar. Yine de sınırda kalacaklarını tahmin ederek rahatlatmaya çalışmışlar kendilerini. En zoru da ailelerine haber vermek olmuş. Özellikle gözyaşı döken annelerini teskin etmek zor olmuş. Hatta Kuzey Irak’a düştüğünü ailesine haber vermek için evini arayan Mehmet Ümit’in yüzüne telefon kapanmış. Ümit, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Şok yaşayan annem konuşamadı. Sonra aradım. İlk zamanlar zor olsa da sonraları normale döndü.” Yeni görev yerlerine doğru yola çıkan erler, dağları, yılan gibi kıvrılan yolları aşarak Kanimasi’ye ulaşmışlar. Yol boyunca dağları izlediklerini söyleyen askerlerin karakoldaki ilk günleri uykusuz geçmiş. Ahmet, o günleri şöyle anlatıyor: “Aklımıza ‘Acaba buradan çıkabilir miyiz, savaşa mı gideceğiz, geri dönebilecek miyiz, yoksa burada mı kalacağız?’ soruları geldi tabii. Ama o şok bir iki gün sürüyor.” Cumhur ise “Ne işimiz var bizim burada diye kendimize çok sorduk. Ama ilk şoku atlattıktan sonra sınır korumamız gerektiğini anladık tabii.” diyor.
Bir ay acemi eğitimi alan Ahmet’in sınır ötesine gidişi ve orada yapıklarıyla ilgili söyledikleri oldukça ilginç: “Silahın s’sini görmedim. Kuzey Irak’a gittim. Bana tankı gösterdiler. Ben bunu hayatta kullanamam dedim. Ama üç ayda profesörü oldum diyebilirim.” Cumhur ise şunları anlatıyor: “Acemi birliğinde üç atış yaptım. Urfa’da da üç tane atış yaptım. Şırnak’a gittim. Atış yaptınız mı dediler. Yaptık dedik. Biz hiç silahın tetiğine basmadan Irak’a geçtik. Ama Irak’ta aldığımız eğitim de eğitimdi yani.”
Sınır bölgesinin fiziki koşullarını yakından bilen Kanimasi askerleri, terörle mücadelede düzenli ordunun çok da başarılı olamayacağına inanıyorlar. Teröristlerin bölgeyi çok iyi bildiğine dikkat çeken gençler, dağa çıkan askerin de dağdaki terörist gibi hareket edebilecek donanıma sahip olması gerektiğini belirtiyorlar. Mehmet Ümit, “PKK’yı bitirmenin tek yolu gerilla savaşı.” derken Cumhur da belirli bir düzene göre hareket eden düzenli ordunun hareket alanının sınırlı olduğunu belirtiyor. Erkan’a göre de düzenli ordu destekli, aynı zamanda dağlarda teröristler kadar rahat hareket edebilen özel timlerin oluşturulması sonuca ulaştırır. Ayrıca Kuzey Irak’a yönelik askerî operasyonun sonuç vereceğine inanıyorlar. Fakat dağılan teröristlerin yeniden toparlanmaması için bölgenin bir süreliğine de olsa kontrol altında tutulması gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Sınır ötesinde de olsa askerlerimizin medyayı takip ettiğini belirtiyor Kanimasi efsaneleri. Bu nedenle abartılı haberlere, yorumlara yer veren medya kurumlarına tepki gösteriyorlar. ‘Sizin askerlik yaptığınız bölgede görev yapan askerler, bu tür haberleri görünce neler hissediyordur?’ sorusuna Ahmet’in verdiği cevap şöyle: “Demoralize oluyorlardır illa ki. Orası öyle bir yer ki Edirne’de bir asker yaralandı deseniz moralman etkileniyorsunuz.” Ümit ise şu sözleriyle farklı bir noktaya dikkat çekiyor: “Medyanın bu işi çok da abartıp her şeyi ortaya dökmemesi lazım. Gizli olabilecek bilgileri bile veriyorlar. Karşıda çok büyük bir düşman varmış gibi yayın yapmasınlar.”

he ya duydum haberı valla anlamadım ılk once buyukanıtın korumasındalar dıye haber vardı sımdı ne cıktı bakalım gorcez sonucları.mitten bıseler cıkcak gbı ama

Askerler Van Askeri Cezaevi'ne konuldu; işte 8 askerin mahkeme ifadesi


Van'a getirilen ve askeri savcı tarafından ifadeleri alınan Piyade Erler İlhami Demir, İrfan Beyaz, Özhan Şabanoğlu, Fatih Atakul, Fuat Başova ve Ramazan Yüce ile Piyade Uzman Çavuş Halis Çağan ile Piyade Çavuş Mehmet Şenkul, askeri mahkeme tarafından tutuklanarak Van Askeri Cezaevi'ne konuldu.








document.write('');document.write('');document.write('');document.write('');document.write('');document.write('');



Erler hakkında, 'Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar' suçunu işlediklerine kanaat getirilirken, erlerden Fuat Başova ve Ramazan Yüce hakkında ise ek olarak 'Yurt dışına firar' suçu eklendi.
Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde askeri birliğe terör örgütü PKK tarafından yapılan saldırı sonrası teröristler tarafından kaçırılan 8 asker, dün Askeri Mahkemeye çıkarıldı. Erler hakkında 'Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar' suçu işlediğine kanaat getiren mahkeme, erlerden Fuat Başova ve Ramazan Yüce'nin 'Yurt dışına firar' suçunu işlediğini de karara ekledi.
Yurt dışına firar suçlamasından dolayı Başoda ve Yüce, vicahen tutuklanma talebiyle 2007/1813-1813 esas sayılı yazısıyla mahkemeye sevk edildi. Tutuklama talebi nedeniyle duruşmasız toplanan mahkeme heyetine Hakim Yarbay Yücel Savrul Başkanlık etti, Piyade Binbaşı Mehmet Bulur Subay Üye, Hakim Yüzbaşı Muhsin Özyurt Üye olarak katıldı. Askerlerin savunmalarını yapmak üzere Van Barosu Avukatlarından Ramazan Korkmaz duruşmada yer aldı.
Askeri Mahkeme, 8 askerin ifadelerini aldıktan sonra, tutuklu yargılanmalarına karar verdi. Tutuklanan askerler Van Askeri Cezaevi'ne gönderildi. Van Barosu tarafından görevlendirilen Avukat Ramazan Korkmaz, sanık askerlerin ifadelerinde söz konusu suçlamaları reddettiğini ve emre itaatsızlık yapmadıklarını belirttiklerini söyledi.
"ASKERLER DEVLETE SİTEM ETTİ"
Konu ile ilgili görüşlerini belirten askerlerin Avukatı Ramazan Korkmaz, "Askerler mahkemede tutuklandılar. Mahkemede askerlerin ifadeleri alındı ve alınan ifadelerin ardından belirttiğimiz nedenlerden dolayı tutuklandılar. Ancak askerlerimiz bu durumu kabul etmedi ve suçsuz olduklarını söylediler. Askerlerimiz suçu kabul etmediler. Askerler, 'Biz devletimizi son kurşunumuza kadar koruduk. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Biz vatanımızı korumak için canımızı dişimize taktık ve mücadele ettik. Savaştık. Ancak şu anda suçlanıyoruz. Biz devletimizi sonuna kadar koruduk. Bize yapılan suçlamaları kabul etmiyor ve bunu anlamlandıramıyoruz' diyerek devlete sitem ettiler. Dosyada gizlilik kararı olduğu için tüm resmi belgeleri alamadık. Şu anda dosya gizli kararı olduğu için korunuyor ve istediğimiz belgeleri almıyoruz" dedi.
Korkmaz, ayrıca, "Bazı yerlerde askerlerin DTP üyesi olduğu söyleniyor. Bunlar tamamen söylentidir ve böyle bir durum söz konusu değildir" diye konuştu.
ASKERLERİN AVUKAT HUZURUNDA MAHKEMEYE VERDİĞİ İFADELERİ
P.Er. İlhami Demir: "Ben birliğimde mg-3 nişancısı olarak görev yapmaktaydım. Çatışma başlayınca mevzilerde yerimizi aldık. Etrafımız çok sayıda terörist tarafından sarılmıştı. Mühimmatım bitinceye kadar üzerime düşen görevimi yaptım. Mühimmatım bitince teröristler etrafımızı sardı. Teslim olmak zorunda kaldım. Benimle aynı mevzide İran Beyaz vardı. Ateş azalınca Cüneyit Demis 'tepe düştü, komutanlar bizi çağıyorlar' dedi. Biz de gerideki mevzilere doğru gitmeye kalktığımızda teröristler etrafımızı tamamen sarmıştı. Yapacağımız bir şey kalmamıştı. O tepede bulunan bütün komutanlar ve askerler gitmişlerdi. Ben görevimizi yaptığımıza inanıyorum."
P. Er. İrfan Beyaz: "Ben mg-3 nişancısıydım. Çatışma süresince teröristlere karşılık verdim. Silahım birkaç kez tutukluk yaptı ve tutukluluğunu giderip ateşe devam ettim. En son namlu şişti. Ateşe devam edemedim. Bu arada Cüneyt Ömür yanımıza geldi ve bizden şarjör istedi. Bizde yoktu. Bu arada Hasan Hüseyin Karacadağ geldi. Ömür'e, 'tepe düştü, komutanlar geri çekiliyoruz dedi, geride kimse kalmasın' dedi. Ben de biz de geliyor muyuz dedim. Ben ve İlhami ayağa kalktık, bir iki adım atmıştık ki, etraftan teslim olun diye sesler duyduk. Ben de komutanlarımız sanarak, komutanım diye hitap ettim. Karşımdaki ses, ne komutanı tepe düştü. Teslim olun dedi. O zaman terörist olduklarını anladım. Yanımıza geldiler ve biri üzerimizi aradı. Cebimde el bombası vardı. Çıkarıp aşağı attı. Ben üzerime düşen görevi yaptığıma inanıyorum. Çatışma sırasında herhangi bir komutanımız ya da askerden destek görmedik. Kendi başımıza çatıştık."
P.Er. Özhan Şabanoğlu: "Ben birliğimde havan nişancısı olarak görev yapıyorum. Çatışma sırasında yanımda şehit düşen Mustafa Uzman Çavuş vardı. 106'lık havan ile iki mermi attıktan sonra tutukluk yaptı. Mustafa Uzman havana bir iki tekme attı. Çalışmayınca 81'lik havan mevzisine geçelim dedi. Bu mevzide Fatih Atakul da vardı. 81'lik havanla teröristlere 20 civarında mermi attık. Bu sırada Mustafa Uzman başka mevziye geçti. Bizim bulunduğumuz mevziye teröristler el bombası atmaya başlayınca yan taraftaki kayalıkların arasında mevzi aldık. Ben de HK-33 piyade tüfeği vardı. Fatih'te yoktu. Ben iki şarjör mermi bitinceye kadar teröristlere karşılık verdim. Mermi bittikten sonra etrafımız sarıldı. Teslim olun çağrısı geldi. Ben mermimiz kalmadığı için karşılık veremedim. Teslim olmak zorunda kaldım. Görevimi yaptığıma inanıyorum. Çatışma esnasında çağırmamıza rağmen hiçbir komutanımızdan ya da askerden bize destek gelmedi."
P Er. Fatih Atakul: "Çatışma başladığında ben 81'lik havan mevzisinde tek başımaydım. Daha sonra şehit olan Mustafa Uzman ile Özhan Şabanoğlu yanıma geldiler. Teröristlere 20 civarında havan mermisi attık. Mustafa uzmanın piyade tüfeği yoktu. Benim tüfeğimi alarak teröristlere karşılık verdi. Bir ara yanımızdan ayrıldı. Benim tüfeğimi de götürmüştü. Bu arada bizim mevziye el bombası atılınca Özhan'la kayalıkların arkasında giderek siper aldık. Özhan kendi tüfeği ile bir süre ateş etti. Mermisi bitti. Teröristler etrafımızı sardı. Mevzileri el bombası atarak imha ediyorlardı. Teslim olun çağrısı yaptılar. Uzman çavuş evliydi. Ben nişanlıydım. İkimiz mevzideki uzman çavuşu korumak için çıkarak teslim olduk."
P. Uzman Çavuş. Halis Çağlayan: "Ben birliğimde tim komutanı olarak görevliydim. Ayrıca, komutanımız termal kamera ile gözetleme yapma görevini de bana vermişti. Termal kamera pille çalıştığı için ara sıra dinlendiriyordum. Akşam üzeri karşı tepelerden el feri görüntüsü aldıklarını söylediler. Ben akşam birkaç kez termal kamera ile gözetleme yaptım. Ancak görüntü alamadım. Hatta termal kamerayı dinlendirdiğim aralarda İrfan Beyaz'daki gece görüş dürbününü alarak da gözetleme yaptım. Ara sıra komutanımıza da rapor verdim. Dinleme yapan arkadaşlar o saatlerde yoğun konuşmalar tespit etmişler. Bu konuşmaları değerlendirmeye çalıştık. Hatta ben komutanımıza da buralarda bir hareketlilik olabilir diye fikrimi söyledim. Saat 24 sıralarında Selçuk uzmanın dinlenme olarak kullandığı çadırlar bölgesine uğramıştım. Tekrar gözetleme yerine gitmek için çıktığım sırada hemen döneceğimi düşünerek silahımı yanıma almamıştım. Bir anda etraftan silahlarla ateş edilmeye başlandı. Silahımı almaya gitmek istedim. Çok yoğun ateş vardı. 81'lik havan mevzisinin orada sahipsiz bir silah ve hücum yeleği gördüm. Bu silah ve hücum yeleğini alarak mevzi aldım. Bu sırada askerler düzensiz ve birbirlerine yakın mevzi almışlardı. Onları da yönlendirdim ve yakın durmayın dedim. Yoğun ateş altında olan mevzilere girmemelerini söyledim. Bir süre elimdeki silah ile ateş gelen kısımlara karşılık verdim ve şarjörümdeki mermi bittiğinde hücum yeleğindeki son şarjörü taktım. Bu sırada teröristler çok yaklaşmışlardı. Sesleri duyuluyordu. Yoğun ateş baskısı vardı. İçlerinden birisi çok düzgün Türkçe ile bizim askerlere teslim olun çağrısı yapıyordu. Ben bu kişiyi gördüm. Nişan alarak ateş etmek istedim. Ancak silah tutukluk yaptı. Tutukluluğunu gidermeye çalıştım ve şarjörü takarak tekrar ateş etmek istedim. Bu ara Ramazan Yüce'nin Kürtçe bildiği için teröristlere Kütçe bir şeyler söylediğini duydum sanırım. Onlar da teslim olmuştu. Bana iyice yaklaşan teröristlere silahım tutukluk yaptığı için ateş edemedim. Bu sırada biri bana silahını doğrulttu ve teslim ol dedi. Ben silahımı almasınlar diye kayalara doğru karanlığa bıraktım. Beni yukarı götürdüler ve termal kameranın yerini sordular. Arızalı olduğunu ve çalışmadığını söyledim. Daha sonra bizi götürdüler. Teröristlerden de yaralananlar vardı. Çatışma esnasında özellikle ben ve birkaç asker teröristlere karşı yoğun tarama ateşi açmıştık. Bu tarama ateşini kimin yaptığını sordular. Ben kendim yaptığımı söylemedim. Diğerleri de söylemediler. Ben görevimi yaptığıma inanıyorum."
P. Er. Ramazan Yüce: "Ben birliğimde havan nişancısı olarak görevliydim. Ancak ben Kürtçe bildiğim için komutanımız beni dinleme kestirme cihazının başında görevlendirmişti. Gündüz ben, gece Fuat duruyordu. Çatışma günü akşam üzeri ben bazı şifreli konuşmalar kaydettim. Bunları Türkçeye çevirerek komutanımıza bildirdim. Daha sonra görevi teslim ettim. İstirahata çekildim. Saat 24 sıralarında çatışma başlayınca ben de silahımı alarak kestirme cihazın olduğu mevzi bölgesine gittim. O bölgede çok yoğun el bombası ve silah atışı vardı. Fuat arkadaşım ve Halil uzman çavuş o mevzideydiler. Ben de o kayaların arkasında siper aldım ve bir şarjör süresince ateş ettim. İkinci şarjörü taktığımda silahım tutukluk yaptı. Teröristlerin eline geçmesin diye kayaların arkasına saklandım. Şehit olan Mustafa Uzman Çavuş beni 81'lik havan mevzisine çağırdı. 3 sefer Mustafa uzman ile havan atışı yaptık. Bu arada yakınımdaki mevzilere sızma oldu ve yoğun olarak mevzilere el bombası gelmeye başladı. Herkes dağılmıştı. Halis Uzman ve Özhan arkadaşım teröristlere doğru yoğun tarama ateşi yapmaya başladılar. Mustafa uzman da birisinin silahını alarak teröristlere ateş etmişti. Benim bulunduğum yere düşen bir el bombası ile ben elimden ve başımdan yaralandım. Bize iyice yaklaşan bir bayan terörist beni vurdular, beni bu tarafa götürün diye Kürtçe bağırıyordu. İçlerinden bize Türkçe olarak teslim olun diye bağıranlar vardı. Ben yaralandığım için ve karşılık verecek silahım olmadığı için teröristlere Kürtçe olarak teslim oluyorum diye cevap verdim. Beni yanlarına aldılar. Kod adını sonradan öğrendiğim Cemşit Kod adlı Türkçe konuşan terörist beni silahla tehdit ederek diğer askerlere söyle teslim olsunlar dedi. Ben de bunun üzerine tepelere doğru teslim olun diye iki üç kez söyledim. Zaten o tepelerde bizim askerlerden kimse kalmamıştı ve teröristlerin eline geçmişti."
MAHKEME TUTUKLAMA İSTEDİ
İfadeleri alınan askerlerden sonra söz verilen Van Barosu Avukatlarından Ramazan Korkmaz, şüphelilerin çatışma esnasında üzerlerine düşeni yaparak son mermilerine kadar karşılık verdiklerini ve teslim olmadıklarını, teslim alındıklarını savundu.
Dosyada gizlilik kararı olduğu için inceleme yapamadıklarını anlatan Korkmaz, çatışma esnasında suç kastı oluşmadığını ve tutuksuz yargılanmalarını talep etti. Ancak mahkeme heyeti, biri Uzman Çavuş 8 asker hakkında tutuklama kararı aldı. P. Er İlhami Demir, P.Er. İrfan Beyaz, P.Er. Özhan Şabanoğlu, P.Er. Fatih Atakul, P. Çavuş Mehmet Şenkul hakkında 'Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, yüklenen suçun vasıf ve mahiyeti, askeri disiplinin aşırı derecede sarsılmış olması nedeni ile 353 S.K.'nın 71 ve CMK'nun 100 ve 101'nci maddeleri gereğince vicahen tutuklanmasına, P.Er. Fuat Başova ve P.Er. Ramazan Yüce'nin ise sıralanan maddelerle birlikte 'yurt dışına firar' suçlamasıyla tutuklanmasına, P. Uzman Çavuş Halis Çağan'ın ise sıralanan maddelere ek olarak 'memuriyet görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suçlamasıyla tutuklanmasına karar verildi. Yakınlarına haber verilmesine ve 7 gün içinde Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.


ahan buraya da koydum herkes okusun dıye olm bı ıs var bu ıste askerler anlatmıs olanları dtp uyesı falan oldukarı soylenıo sozlerını yalanlamıslar.bakalım ne olcek sonuclar

olm tek ıstıhbarat servisimiz işte.yabancılar bızle alay etsınler adam gbı ıstıhbaratınız yok dıye.koskoca mit becermesı lazım bu işleri.yanı bu amerıka taa nerden uydularla bomba hedefı tutturuo bız burnumuzun dıbınde bişey yapamıyoruz..yanı yapıcı elestırılerde bulamayaz kı bız halk olarak.askerı bılgımız sınırlı ama yanı yapılması gerekenlerı bılenler nıye hala ılerleme kaydetmıyolar sasılacak ıs

forummmmmmmmmmmmmmmm açma yetksisi istiyoruz.. tüm üyerle forum açabilsin............................