komik olmak için fazla yakışıklıyım

Komik olmak için fazla yakışıklıyım!





H.SALİH ZENGİN
Radyocu, stand-up’çı, TV ve sinema oyuncusu Yunus Günçe bu kadar işi yapmış birisi olarak ünlü olmaktan utanıyor. Magazin dünyasına ağır eleştiriler getiren ve bu dünyanın içinde yer almamak için çok mücadele ettiğini söyleyen Günçe, 2 Aralık’ta ‘Hiç Komik Değil’ stand-up şovuyla sahneye çıkıyor. Kendisini narsist ve delilik eşiğinde gezinen biri olarak gören Günçe, soyismine de âşık...
Radyoculuk, DJ’lik, sinema, dizi ve reklam oyunculuğu, stand up gibi meşhur olmayı sağlayacak her alanda varsınız. Ama bir o kadar da gözlerden uzaksınız. Arafta gibisiniz?
Ünlü olmaktan utanıyorum. Komedyen olmak için kendime fazla iyi görünüyorum, çok yakışıklıyım yani. Sahneye çıktığımda, radyoda, oyunculukta iyi olmaya çalışıyorum. Bir tanesine saplanmıyor ve onun verdiği hazla gözümü kör etmiyorum. Sadece ünlü olmak için çalışan insanlarla bir tutulmamak istiyorum. Cem Yılmaz’ı, Tarkan’ı, Sezen Aksu’yu görünce ünlü olmaktan utanmıyorum elbet ama Ferhat Güzel ile aynı kefeye konmaktan rahatsızım. Anti kahraman durumum var. Kendi hikâyemin kahramanı olmayı istiyorum. Kimsenin adamı, tanıdığı, çocuğu, kimsenin lanse ettiği bir adam değilim. Tek tabanca olarak bir yere ulaşmaya çalışan bir adamım. Serseri, yaramaz, aptallık düzeyinde dürüst! Bu yapıda bir insanın bu camiada yer bulması zor.
Ayrık otu tavrınızla nasıl başarılı olacaksınız?
Başarılı olmanın bir insanı geliştirmek, büyütmek için yeterli olması gerektiğini savunan biriyim. Magazin dünyasında taviz vereceğiniz doğru insanları tanırsanız zaten size oradan bir yer veriyorlar. Benim hevesim yok. Çünkü yapacak işi olmayanların magazin desteğine ihtiyacı vardır. İllüzyon olan magazinin kahramanı olmamak için çok dikkat ettim.
Öbür türlü daha mı popüler olurdunuz?
Biraz sahtekâr olabilseydim, televizyonda başka, normal hayatımda başka olabilseydim, gerekli tavizleri verseydim dolar milyoneri idim. Türkiye’de gösterdiğim çabanın yarısını Amerika’da gösterseydim dünya çapındaydım. Burada popüler olmak, yetenekli olmaktan çok daha önemli. Başaramazsam bavulum hazır.
Yola çıkmadan önce yapacağınız şeyler ne?
Akıllı TV’de video mania yapıyorum. Bağımsızım ve bu beni çok mutlu ediyor. 2 Aralık Pazar günü saat 18’de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde “Hiç Komik Değil-2” isimli stand up’a başlıyorum. Bir savaşçı olduğumu, dünyaya bir misyonla geldiğimi düşünüyorum.
Nedir bu misyon?
Bazı insanlara ulaşarak o insanlara dokunabilmek ve hayatlarında başka bir perspektif açabilmek. Uyandırmak biraz da. Aynı zamanda eğlendirmek. Sosyal duyarlılığı üst düzeyde bir şovmenim. İzleyiciyle ilişkim de çok sismik, yeraltında. Stand-up tüm bunları yeryüzüne çıkaracak. ‘Deja vu life’ sitemin 8 bin üyesi var. Onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
Ama Ünlüler Çiftliği’nde uğratmıştınız!
İki tane çok ciddi hatam var. Birisi çiftliğe girmek, ikincisi de Serdar Ortaç tarzı programlara çıkıp lay lay yapmak. Ben sadece kendi programlarımda lay lay yapmak istiyorum. Zor biriyim. ‘Efektif vatandaşlık’ diye bir kavram ortaya attım. Emniyet şeridine giren, yere tükürüp çöp atan, vergisini ödemeyen, kendini geliştirmeyen insanların şehitlere üzülmesini de, bayrakları alıp mitinglere katılmalarını da, evlerine bayrak asmalarını da samimiyetsiz ve çok yararsız buluyorum. Trafikte de emniyet şeridini arabalar geçmesin diye bloke ederek giderim. Bu manyakça bir şey. (Gülüyor) Anlaşılmayınca sevilmeyen ve korkulan biriyim.
‘Deja vu’ olayına neden taktınız?
Bu isimle sadece ben, dekor ve arayan dinleyicilerin olduğu program yaptım. Haliyle bir süre sonra program kendisini tekrar edecekti. O yüzden de kimse çıkıp ‘Ya bunu daha önce anlatmıştı’ demesin diye programın ismini Deja vu koydum. Üç Maymun ve 46 isimli programlar yaptım. Bu ülkede çok Batılı ve entelektüel bir hayat tarzı sürdürmeye çalışıyorum. Geziyor, dinliyor, okuyor ve izliyorum. Bilge soytarıyım ben. Temposuz yaşayamam. Kariyerime maraton gözüyle bakıyorum.
Madem öyle neden Tibet’te yaşamayı istiyorsunuz? Ruhunuz mu kirleniyor?
Kendimi onarmak ve içime dönmek adına, Tibet’te 45 yaşından sonra bir süre yaşamak istiyorum. Ama New York’ta da yaşamak istiyorum. Yeni yıla Hindistan’da gireceğim. Her yerde yürümek hayatımda çok önemli bir şey.
Bu kadar hızlı yürürken algı yavaşlamaz mı?
Yavaşlatıyor ama bir avcı köpeği gibiyim. Bir algı gördüğüm zamanda ‘zınk’ diye duruyorum. (Gülüşmeler) Zor bir hayatım var ama mutluyum. Ciddi bir Tanrı inancım ve tasavvuf merakım var. Tanrı’yı anlamaya çalışıyorum. İnsanların son yıllarda korktuğu hiçbir şey kalmadı. Panteist bir durumum da var tabii. Ama doğru bir insan olmak istiyorum. Yoksa genç kızların sevgilisi olmakla yetinebilirdim. Fikirlerine dikkat çekilen biri olmak istiyorum.
Çift kaşarlı deja vu yaşadınız mı? ‘Bu deja vu’yu daha önce yaşadım’ dediğiniz bir deja vu?
(Gülüşmeler) Bu kadar serti olmadı. Eskiden daha sık yaşardım. Deja vu’yu 5 yıl önce ekrana taşıdım, Hollywood daha geçen yıl yaptı filmini. Türkiye’de televizyonculukta 20-30 yıl ilerideyim. O kadar kendime inanıyor ve farkındayım ki! Başarı Tuğba Özay’ın mankenlik yapması, Arto’nun şarkı söylemesi, Latif Doğan ve Nihat Doğan’ın talk show yapması değil.
Korsan CD’yi her alışımda deja vu yaşıyorum ben de, her zaman parçalar atlama yapıyor.
(Kahkahalar) Ben almıyorum korsan CD.
Şizofreniliğin başlangıcı mı deja vu?
Olabilir. Ben zaten delilik eşiğinde yaşayan birisiyim. Aşırı düşünmekten dolayı bir gün beynime giden damarlarda bir pıhtı olacak ve delireceğim galiba. Bir tercih yaptım ve zor olanı seçtim. Tercihim delirtecekse delirtsin ne yapayım? Ailemi rahat ettirdikten sonra galiba kimseye haber vermeden kaybolup gideceğim.
Deja vu’nun tersi jamais vu yaşadınız mı? Yaşanan gerçekliği yaşamamış hissetme halini.
Bunu ilk kez duyuyorum. (Avucuna yazıyor) Öğreneceğim, yeni bir şey oldu benim için.
‘God is Love’ (Allah Aşk’tır) sözünü neden kalbinize değil de kolunuza dövme yaptırdınız?
Kalbimde yazdığını ben biliyordum. Bunu soyut bir illüstrasyonla da yapabilirdim ama net olması için koluma nal gibi yazdım. Vücudumdaki bütün dövmelerin yazılı olmasının amacı bu. Kolumda da ‘dövme günahtır’ diye yazıyor dövmeyle. Kendi içinde ciddi bir paradoksu var. Küçük Prens ve babamın doğum tarihinin yer aldığı dövmeler var.
“32 yaşında ama 12 yaşında bir çocuk gibiyim” diyorsunuz. 12 yaşındayken de kendinizi 32 yaşında mı görüyordunuz?
Yok da çok fazla arkadaşım olmuyordu sadece. Dört kardeşli süper bir aile ortamım vardı. Bazen ‘Ulan keşke daha çok acı çekseydim, anlatacak çok daha güzel şeylerim olurdu’ diye düşünüyorum. Şimdi dünyevi birtakım garip acılarım var. Küçükken evden tabak çanak kaçırıp onları apartmanın bahçesine gömerdim ki, bizden sonra gelen uygarlıklar tabak çanağa daha çabuk ulaşsınlar. (Kahkahalar)
Son derece narsist bir kişisiniz farkındaysanız!
Evet narsistim ama saplantı düzeyinde değil bu. Kendime olan inancımı bununla destekliyorum.
Bu durumda pek arkadaşınız da yok öyleyse?
Yok. Şu an canciğer kuzu sarması olduğum iki kişi var. Biri Serhat Soydan diğeri de Turgay. Babam, ‘Telefon rehberinizi kurşun kalemle yazın’ derdi. Silmesi kolay oluyor. (Gülüyor)
Soyadınıza Günce denilmesine gıcık mısınız?
Evet, Günçe, küçük güneş demek. Küçükken beni ‘Balık’ diye çağırırlardı. Çocuğumun ismini de ‘Günçe’ diye koyacağım; Günçe Günçe olacak. Kunta Kinte gibi yani. (Gülüşmeler) Soyadımdan daha değer verdiğim bir şey yok. Ama ben evlenmeyeceğim. Evlenirsem de çok ağır evlenirim yani. Baba olmak istiyorum. Belki bir evlat edinirim. O çocuğu alıp kurtarmak, onarmak istiyorum. Angelina Jolie ile görüşüyoruz bu ara, onların aldığı bir yer varsa oradan alacağız. (Gülüşmeler)
Ekşi Sözlük’le ne alıp veremediğiniz var?
Ekşi Sözlük’ü tanımıyorum, umursamıyorum. Çok fazla bilgisayar başında kaldıkları için radyasyon yiyorlar sanırım. Hiç bakmıyorum, %99’u yalan çünkü. Takma isimle yazan birisiyle bir şey konuşamam zaten. Bana adresini telefonunu verecek ondan sonra konuşacağız.
O zaman yandı yani?
Evet. Ben sokak çocuğu olduğum için hâlâ çok sık kavga ediyorum. Hakkımda olumsuz şey konuşulunca dayanamıyorum. Bana laf edeceklerse kavgayı göze almaları lazım. Her zaman kavgaya hazırım.
Kavga için adam lazım olunca çağıralım mı?
(Gülüşmeler) Eyvallah, çağırın gelirim. Halı sahada futbol için de gelirim, iyi top oynarım.
Doğal halinizde komikken neden TV’de doğalı oynayarak gerçekliği zedeliyorsunuz?
Bu aşırı doğallığın bir süre sonra gerçekliğini kaybetmesinden kaynaklanıyor. Televizyonların çok seveceği bir TV karakteriyim. Saydam ve dobrayım. Gece yarısından sonra haftada dört gün yapacağım bir program için görüşüyorum şu an. Başarısız olma ihtimalim de sıfır. TV programcıları beni çağırsınlar, anlatacağım çok şey var. Teklif almaktan çok teklif sunuyorum. Reha Muhtar’la televizyonlarda başlayan bu çürüme sürecinin yavaşlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu bir saldırı ya da prim elde etme çabası değil, sosyolojik bir tespit. Reha Muhtar’la televizyonculuk çürümüştür. s.zengin@zaman.com.tr

Hasan sagolasın paylasım ıcın ..Bende cok merak edıyodum bu adamı zaten baya yararı oldu (Hasan bunları zekı soyledı ama yazmaya korkuyomus )

Laf aramızda az dalga gecmedı

Laf aramızda az dalga gecmedı

Diyo ki nerden cıkmıs bu diyo..Hadi unlulerle roportaj bolumu actın bari unlu birisiyle roportajı koysaydın dıyo Valla gelsın kendisi soylesin hasan derdini ...Benden bu kadar

ii işte buda yenı yetmelerımızden ılerde turk dızı ve sınemalrı ıcın tanıdık yuz olacakmıs.bıraz havalı bırı ama..o zıya olcek uye de ayıp etmıs sımdı.tesekkur etcegı yerde.

Oglum zaten unlu candan ote de oynadı ya Daha ne olsun

Hasan havalı oldugu kesin lafa baksana Komik olmak icin fazla yakısıklıyım
Tabi okan bayulgeni ata demireri dusununce o da haklı

ben bılmem kanka oynamıssa demekkı hakkını vermek lazım.bende yenı tanıdım daha onceden bı dızıde gormusdum(ablamların zoruyla aksam tv kumandası kavgasında yenılınce)kocum falan bıseydı ama

Kocum benim bide seyde oynamıstı ıste neydı o ya hanı star da vardı ya bı dızı heh candan ote de fıgurandı ıste